Hoşgeldiniz
Bipolar bozukluk aynı zamanda iki uçlu duygudurum bozukluğu veya manik depresif bozukluk olarak da bilinir.
Bipolar bozukluk I: Depresif dönemler (hayattan zevk almama, isteksizlik, uyku ve iştah değişiklikleri, sinirlilik, yorgunluk, değersizlik düşünceleri gibi belirtiler vardır) ve manik dönemler (çok konuşma, abartılı benlik duygusu ya da grandiosite, aşırı hareketlilik, riskli işlere girme gibi belirtiler vardır) vardır.
Bipolar Bozukluk II: Depresif dönemler (hayattan zevk almama, isteksizlik, uyku ve iştah değişiklikleri, sinirlilik, yorgunluk, değersizlik düşünceleri gibi belirtiler vardır) ve hipomanik dönemler (manik dönem kadar şiddetli olmamakla birlikte çok konuşma, abartılı benlik duygusu, aşırı hareketlilik gibi belirtiler vardır) vardır.
Siklotimik bozukluk:En az 2 yıl süreyle hipomani dönemleri ile birlikte, hipodepresif (depresyon kriterlerini karşılamayan depresif belirtilerin olduğu) dönemler vardır.
Ataklar arasında hastalık öncesi kadar iyi ve sağlıklı olduğu dönemler olması bu bozukluğun karakteristik özelliklerinden biridir. Yaşam boyu hastalığa yakalanma olasılığı ortalama % 1.2 dolayında olup bu oran hemen hemen kadın ve erkekler arasında eşittir. Birinci derece biyolojik akrabalarında duygudurum bozuklukları olması Bipolar bozukluğun görülme riskini arttırır. Aynı zamanda genetik yatkınlığı olan kişilerin daha erken yaşta hastalandığı bilinmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 20 olan Bipolar bozukluk genelde yineleyicidir. Yani tek bir manik dönem geçirenlerin %90’ı daha sonraki bir zaman diliminde yeniden bir manik atak ya da depresif atak geçirmektedir.
Uyku düzenindeki değişiklikler hastalık dönemlerinin ilk habercisi ya da tetikleyicisi olarak karşımıza çıkarken stresli yaşam olayları da bir başka risk faktörünü oluşturur.
Bipolar bozukluk tanısı koymak için kişide tek bir manik atağın olması yeterlidir. Ancak genelde manik atağın yanında depresif ataklar da gözlenir. Manik atak için, aşağıdaki belirti ve bulguların en az 1 haftadır devam etmelidir. Ayrıca hastanın toplumsal, mesleki ve sosyal işlevselliğini bozması gerekmektedir.
Genetik etkenler, beyin biyokimyasındaki değişikliklerin olduğu bir beyin hastalığıdır. Psikiyatrik hastalıkların çoğunda olduğu gibi bipolar bozuklukta’da genetikten, nörokimyasına, beyin görüntülemeden, hormonlara birçok faktör araştırılmıştır. Sonuç olarak genetik yatkınlığı olan bireylerde ve psikososyal stresörler, travmatik yaşantılar, uykusuzluk, gibi tetikleyici faktörler bu hastalığı başlatabilmektedir.
Bipolar bozukluğun temel tedavi yöntemi ilaçlardır. Bipolar hastalıkta tedavinin 2 basamağı vardır:
1 - Atak tedavisi: Manik ataklarda antipsikotik ilaçlar, duygudurum dengeleyiciler, gece uykuyu indükleyen bazı ilaçlar ve gerektiğinde sakinleştirici ilaçlar verilir. Depresif ataklarda mümkün olduğu kadar manik atağı tetiklememek için antidepresan tercih edilmeden duygudurum dengeleyiciler ve diğer tedavi yöntemleri ile hasta tedavi edilmeye çalışılır.
2 - Koruyucu tedavi: Genelde duygudurum dengeleyiciler tercih edilir.
Bipolar bozuklukta riskli hastalarda tetikleyiciler açısından dikkatli olmak ve önlenebilir risk faktörlerinin önüne geçmek önemlidir. Mevsimsel geçişler, stresli yaşam olayları, uykusuzluk, madde ve alkol kullanımı, doğum sonrası dönem ve antidepresan ilaç kullanımı tetikleyici olabilmektedir. Özellikle uykusuzluk ve stres atakları tetikleyebildiği için hastanın stres yönetimini öğrenmesi ve uyku düzeni çok önemlidir.
Bipolar bozukluk sıklıkla depresyon atağıyla başlar ve yineleyici bir şekilde seyreder. Genelde hem depresif, hem manik ataklar görülür. Her ne kadar ataklar arasında tamamen normal işlevselliğe dönülse de, özellikle sık ve ağır ataklar geçiren hastalarda yıllar geçtikçe işlevsellikte azalma görülebilir. Dönem sayısı arttıkça döngü uzunluğunun yani ataklar arasındaki sürenin kısaldığı bilinmektedir. Bundan dolayı atakların koruyucu tedavi ile kontrol altına alınması önemlidir.